Türk Medeni Kanunu kapsamında boşanma sebepleri düzenlenmiş olup bu sebepler nisbi ve mutlak boşanma sebepleri olarak ayrıma tabi tutulmuştur. Yasada düzenlenen boşanma sebeplerinden birisi de suç işleme ve haysiyetsiz yaşam sürme nedeniyle boşanmadır. Bu boşanma sebebi nisbi boşanma sebeplerinden olup eşlerden birinin suç işlemesi veya haysiyetsiz yaşam sürmesi yeterli olmayıp bu eylemlerin diğer eş açısından evliliğin devam etmesini engelleyecek boyutta olması gerekmektedir. Aşağıda suç işleme ve haysiyetsiz yaşam sürme kavramları kapsamında değerlendirilebilecek eylemlerin neler olduğunu, bu nedenlere dayalı olarak boşanma davası açılabilmesinin koşullarını, bu eylemlerin boşanmanın fer’ileri olan nafaka, tazminat ve velayet üzerindeki etkilerini detaylı olarak inceleyeceğiz.
“Suç İşleme” Kapsamındaki Eylemler
Yasada yer alan düzenlemede “suç işleme” sebebine dayalı olarak boşanma davası açılabilmesinin hangi suçlar kapsamında değerlendirileceği açıkça belirtilmemiş, bu eylemler içtihatlarla belirlenmiştir.
Her türlü suç bu kapsamda değerlendirilmemekte, suçun “küçük düşürücü suç” niteliğinde olması aranmaktadır. Küçük düşürücü suçlar toplumun ahlaki değerleri çerçevesinde değerlendirilmektedir. Örneğin; cinsel taciz, zimmet, irtikap, hırsızlık, dolandırıcılık küçük düşürücü suçlar olarak bilinmekte ve değerlendirilmektedir.
Söz konusu suçun kasten işlenmiş olması, suça konu eylemin Türk Ceza Kanunu kapsamından düzenlenen hukuka uygunluk nedenleri doğrultusunda işlenmemiş olması gerekmektedir. Kural olarak ceza mahkemesi kararları hukuk mahkemesi kararlarını etkilememekteyse de, ceza mahkemesinde fiilin oluşuna, suçun varlığına ve suça konu eylemlerin kim tarafından gerçekleştirildiği hususundaki tespitler hukuk mahkemesi hakimi tarafından da dikkate alınmaktadır. Uygulamada da kişi hakkındaki ceza mahkemesi kararının kesinleşmesinin beklendiği görülmektedir.
“Haysiyetsiz Yaşam Sürme” Kapsamındaki Eylemler
“Haysiyetsiz yaşam sürme” kapsamındaki eylemler, kişilerin onur ve şerefini toplum nezdinde zedeleyebilecek, toplumun ahlaki değerlerine aykırı nitelikte eylemlerin bir yaşam tarzı şeklinde belirlenmesi olarak değerlendirilmektedir. Yine yasada açıkça belirtilmeyen bu eylemler içtihatlar doğrultusunda belirlenmekte, hakimin takdir yetkisi kapsamında öngörülmektedir. Haysiyetsiz yaşam sürme kapsamındaki eylemlerin uzun süre devam etmesi gerektiği kabul edilmektedir. Bir defaya mahsus eylemler bu kapsamda olmayacaktır.
Yargıtay içtihatları ve toplumsal değerler doğrultusunda haysiyetsiz yaşam sürme olarak değerlendirilen eylemlere; uyuşturucu kullanma, eşcinsel ilişkiye girme, alkol ve kumar bağımlılıkları, teşhircilik örnek olarak gösterilebilir.
Suç İşleme ve Haysiyetsiz Yaşam Sürme Nedeniyle Boşanma Davasının Koşulları
Türk Medeni Kanunu’nun 163. maddesinde düzenlenen “suç işleme ve haysiyetsiz yaşam sürme” sebepleriyle boşanma davasının koşulları hüküm metninde açıkça belirtilmiştir. Nisbi boşanma sebeplerinden olan bu boşanma davasında eşlerden birinin suç işlediğinin veya haysiyetsiz yaşam sürmekte olduğunun ispatı tek başına yeterli olmayıp bu tür davranışlardan dolayı diğer eş bakımından evliliğin devamının mümkün olmadığının, evlilik birliğini temelinden sarsıldığının da ispatı gerekmektedir.
“Eşlerden biri küçük düşürücü bir suç işler veya haysiyetsiz bir hayat sürer ve bu sebeplerden ötürü onunla birlikte yaşaması diğer eşten beklenemezse, bu eş her zaman boşanma davası açabilir.”
1. Yüz kızartıcı nitelikte bir suç işlenmesi veya eşlerden birinin haysiyetsiz olarak kabul edilebilecek bir hayat sürmesi gerekmektedir.
Yargıtay içtihatları ve toplumsal normlar üzerinden değerlendirilen ve tespit edilen eylemler veya suç tipleri doğrultusunda suç işleme ve haysiyetsiz yaşam sürme sebebiyle boşanma davası açılabilmektedir. Yukarıda ayrıca izah ettiğimiz üzere eşlerden birinin toplumsal olarak kabul görmüş olan ve “yüz kızartıcı nitelikte” olan suçlardan birisini işlemiş olması veyahut yine toplumsal ahlak kurallarına aykırı kabul edilebilecek türde eylemleri sürdürüyor olması gerekmektedir.
2.Suç işleme veya haysiyetsiz yaşam sürme eylemlerinin evlilik birliği devam ederken meydana gelmesi gerekmektedir.
Boşanma davasına konu edilebilecek suçun evlilik birliği içerisindeyken işlenmesi veya haysiyetsiz nitelikte hayat tarzının evlilik birliği içerisinde devam ettiriliyor olması gerekmektedir. Eşlerden birinin nişanlı olduğu dönemde işlemiş olduğu bir suç nedeniyle boşanma davası söz konusu olamayacaktır.
Ancak burada önemle belirtmek gerekir ki eşlerden biri evlilik birliği kurulmadan evvel küçük düşürücü nitelikte bir suçu işlemiş ve bunu diğer eşten gizlemiş olabilir. Yargıtay içtihatlarında bu tür suçların işlenmesinden sonra evlilik birliği kurulmuş ve devam ettirilmiş olduğundan bu suçun evlilik birliğinin devamını çekilmez kılmadığı kabul edilmektedir.
Haysiyetsiz yaşam sürme kapsamındaki eylemler de yine evlilik birliği kurulmadan evvel gerçekleşmiş ve sonlandırılmışsa boşanma davasına konu edilememektedir. Ancak eşlerden biri haysiyetsiz nitelikteki hayat tarzını evlilik birliği kurulduktan sonra da devam ettirmiş ve bu davranışlar evlilik birliğini çekilmez hale getirmişse Türk Medeni Kanunu’nun 163. maddesi kapsamında boşanma davası açılabilecektir.
3.Suç işleyen veya haysiyetsiz yaşam süren eşe kusur atfedilebilmelidir.
Suç işleme ve haysiyetsiz yaşam sürme sebebine dayanılarak boşanma davası açılabilmesi için söz konusu davranışları gerçekleştiren eşin bu davranışları kendi özgür iradesi ile gerçekleştirmesi gerekmektedir.
Yüz kızartıcı suç işleyen eşin bu suçu taksirle işlemesi veya Türk Ceza Kanunu kapsamında hukuka uygunluk sebeplerinin varlığı halinde kişiye kusur atfedilemeyeceği için suç işleme nedeniyle boşanma davası açılamayacaktır.
Yine haysiyetsiz yaşam sürme eylemleri nedeniyle boşanma davası açılabilmesi için haysiyetsiz yaşam süren eşin bu eylemlerini kendi özgür iradesi ile gerçekleştirmesi gerekmektedir. Örneğin, zorla uyuşturucu kullandırılan eşe, fuhuş yapmaya zorlanan eşe kusur atfedilemeyeceğinden haysiyetsiz yaşam sürme sebebine dayanarak boşanma davası açılması mümkün olmayacaktır.
4.Bu davranışların diğer eş açısından evliliği çekilmez kılması gerekmektedir.
Suç işleme ve haysiyetsiz yaşam sürme nedeniyle boşanma davası açılabilmesi için bu tür davranışların evlilik devamını engeller nitelikte, evliliği çekilmez kılan davranışlar olması gerekmektedir. Dolayısıyla tek başına yüz kızartıcı suç işlenmesi veya haysiyetsiz yaşam sürülmesi boşanmaya sebebiyet veremeyecektir. Bu nedenle boşanma talep eden eşin evliliği devam ettiremediğini de ispatlaması gerekecektir.
Boşanma Davasında İspat ve Deliller
Boşanma davalarında boşanmanın koşulları tanık dahil her türlü yasal delille ispatlanabilmektedir. Mesajlaşma içerikleri, tanık beyanları, banka hesap dökümleri, sosyal medya paylaşımları, video kayıtları gibi deliller boşanma davalarında değerlendirmeye alınmaktadır. Suç işleme ve haysiyetsiz yaşam sürme sebebiyle boşanma davalarında da ayrıca kovuşturma dosyaları, polis tutanakları, sağlık raporları, dava dosya listeleri de delil olarak ispata elverişli olmaktadır.
Suç İşleme ve Haysiyetsiz Yaşam Sürme Sebebiyle Boşanma Davasında Süre
Yasada özel olarak düzenlenen boşanma sebeplerinin bir kısmında hak düşürücü süreler öngörülmüştür. Ancak suç işleme ve haysiyetsiz yaşam sürme kapsamında herhangi bir hak düşürücü süre söz konusu olmayıp bu eylemlerin evliliği çekilmez kıldığı her zaman boşanma davası açılabilmektedir. Belirtmek gerekir ki her zaman kavramı geniş yorumlanmamalı ve makul süre içerisinde boşanma davası ikame edilmelidir. Aksi halde “evliliğin çekilmez kılınması” koşulu zedelenmekte ve boşanma talepleri reddedilebilmektedir.
Suç İşleme ve Haysiyetsiz Yaşam Sürme Nedeniyle Boşanmada Tazminat ve Nafaka Talebi
Boşanmaya sebep olan olaylar nedeniyle manevi olarak zarara uğramış, kişilik hakları zedelenmiş olan eşin manevi tazminat talep etme hakkı bulunaktadır. Yine boşanma nedeniyle maddi olarak zarara uğrayan eşin maddi tazminat talep etmesi mümkündür. Nafaka; boşanma sebebiyle yoksulluğa düşecek olan eşe, diğer eşin yapacak olduğu maddi yardım olarak tanımlanabilmektedir.
Gerek maddi ve manevi tazminat gerekse de nafakanın talep edilebilirlik açısından ortak noktası boşanmaya sebep olan olaylarda tam kusurlu veya diğer eşten daha kusurlu olan eş lehine hükmedilemeyecek olmasıdır. Su işleme veya haysiyetsiz yaşam sürme sebebiyle boşanma davalarında söz konusu eylemleri gerçekleştiren eşin boşanmada daha kusurlu veya tam kusurlu olması sebebiyle diğer eşin nafaka ile maddi ve manevi tazminat talebine bulunması mümkündür. Ancak suç işleyen veya haysiyetsiz yaşam süren eşin diğer koşullar oluşsa dahi boşanmada daha kusurlu olması gündeme geleceğinden nafaka ve maddi ve manevi tazminat talepleri reddedilebilecektir.
Suç İşleyen veya Haysiyetsiz Hayat Süren Eşe Velayet Hakkı Verilebilir Mi?
Boşanma davalarında müşterek çocuğun velayetine ilişkin değerlendirmelerde boşanmaya sebep olan olaylardan önce çocuğun üstün menfaati dikkate alınmakta, boşanma sebepleri ve eşlerin yaşam koşulları ikincil olarak değerlendirilmektedir.
Suç işleyen veya haysiyetsiz yaşam süren ebeveynin velayet hakkını doğrudan kaybedeceğini söylemek yanlış olacaktır. Çocuğun üstün yararının gerekliliği kapsamında yüz kızartıcı suç işleyen veya haysiyetsiz yaşam süren kişinin bu yaşam standartlarının doğrudan çocuğun hayatı ve menfaatlerine tehlike arz edip etmeyeceği değerlendirilecektir. Değerlendirme kapsamında çocuğun maddi ve manevi menfaatlerini etkilemeyeceği, çocuğun gelişimi açısından tehlike arz etmeyeceği yönünde kanaat oluşur ve çocuğun üstün yararı bunu gerektirirse suç işleyen veya haysiyetsiz yaşam süren ebeveynin de velayet hakkına sahip olması mümkün olabilecektir.
Suç İşleme ve Haysiyetsiz Yaşam Sürme Nedeniyle Boşanmada Görevli ve Yetkili Mahkeme
Boşanma davaları aile hukukundan kaynaklanan davalardır. Aile hukuku davalarına bakmakta görevli mahkeme Aile Mahkemeleridir.
Yetkili mahkeme ise; eşlerden birinin, yerleşim yeri veya davadan önce en son birlikte oturdukları yer Aile Mahkemeleri, Aile Mahkemelerinin bulunmadığı yerlerde özel yetkili Asliye Hukuk Mahkemeleri yetkilidir.
