İçeriğe geç
Anasayfa » Tüm Makaleler » Zina Nedeniyle Boşanma Davası / Aldatma Sebebiyle Boşanma

Zina Nedeniyle Boşanma Davası / Aldatma Sebebiyle Boşanma

aldatma nedeniyle boşanma

Türk Medeni Kanunu kapsamında düzenlenen boşanma sebeplerinden biri zina sebebiyle boşanmadır. Zina sebebiyle boşanma davası mutlak boşanma sebebi olarak düzenlenmiş olup zina fiilinin ispatı halinde diğer koşulların da oluşması halinde evlilik birliğinin çekilmez hale gelip gelmediği araştırılmayacak ve boşanmaya hükmedilebilecektir. Zina fiilinin boşanmanın fer’ilerine de etki ettiği görülmektedir. Bu makalemizde zina kapsamında olan eylemler, zina sebebiyle boşanma davasının koşulları, zinanın boşanmanın fer’ileri olan tazminat, nafaka ve mal paylaşımına etkileri incelenecektir.


Zina Nedir?

Zina eylemi halk arasında aldatma olarak nitelendirilmekte ve eşler birçok eylemi aldatma kapsamında değerlendirmektedir. Her ne kadar durum böyleyse de boşanma sebebi olarak yasada öngörülen “zina” fiili geniş anlamda yorumlanmamaktadır. Türk Medeni Kanunu kapsamında boşanma sebebi olarak düzenlenen “zina” ile kast edilen evlilik birliği içerisinde eşlerden birinin üçüncü bir kişi ile cinsel ilişkiye girmiş olmasıdır. Dolayısıyla eşler kişisel olarak başkaca eylemleri de “aldatma” olarak nitelendirmekte ve sadakat yükümlülüğüne aykırı kabul edilmekteyse de yasada kabul edilen zina eylemine dahil olmayan eylemler zina sebebiyle boşanma davasının konusunu oluşturmayacaktır.

Eşlerin aldatma kapsamında kabul ettiği ve fakat yasadaki anlamıyla zina teşkil etmeyen eylemlerin evlilik birliğini temelinden sarstığı ve sadakat yükümlülüğüne aykırılık teşkil ettiği hallerde evlilik birliğinin temelinden sarsılması sebebiyle boşanma davası açma hakkına sahip olabilecektir. Detaylı bilgi için: tıklayınız


Zina Nedeniyle Boşanma Davasının Şartları

Evlilik birliğinin kurulması anından itibaren eşler evliliğin doğurduğu bir kısım yükümlülüklere sahip olmaktadır. Evlilik süresince bu yükümlülüklere aykırı eylemler ise boşanma nedenlerini oluşturmaktadır. Eşlerin birbirlerine karşı sorumluluklarından biri de “sadakat yükümlülüğü”dür. Sadakat yükümlülüğüne aykırı haller evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanma davasına konu olabilecektir. Özel olarak düzenlenen boşanma sebeplerinden birisi de “zina sebebiyle boşanma davası”dır. Türk Medeni Kanunu’nun 161. maddesine göre;

“Eşlerden biri zina ederse, diğer eş boşanma davası açabilir. Davaya hakkı olan eşin boşanma sebebini öğrenmesinden başlayarak altı ay ve her hâlde zina eyleminin üzerinden beş yıl geçmekle dava hakkı düşer.

Affeden tarafın dava hakkı yoktur.”

1.Zinanın Evlilik Birliği İçerisindeyken Gerçekleşmesi Gerekmektedir.

Türk Medeni Kanunu uyarınca evlilik birliğinin kurulması için şekli şartlar öngörülmüş olup eşlerin resmi memur önünde evlenme iradelerini beyan etmeleri gerekmektedir. Sadakat yükümlülüğü resmi olarak evli eşler için geçerli kabul edilmektedir. Dolayısıyla imam nikahlı eşlerin zina sebebiyle boşanması gibi bir durum söz konusu olamayacak fiilini gerçekleştirmiş olması da evlilik birliği içerisinde değerlendirilemeyeceğinden zina sebebine dayanarak boşanma davası açılamayacaktır. Yine evlilik birliğinin sona ermesinden sonraki eylemler de zina olarak kabul edilmeyecektir.

2.Eşlerden Biri Üçüncü Bir Kişiyle Cinsel İlişkiye Girmiş Olmalıdır.

Zina fiilinin boşanma davası konusu olabilmesi için eşlerden birinin üçüncü bir kişiyle cinsel ilişkiye girmiş olması gerekmektedir. Üçüncü kişi ile cinsel ilişki boyutuna ulaşmayan eylemler sadakat yükümlülüğüne aykırı olsa dahi zina kapsamında değerlendirilmemektedir.

3. Aldatan Eş “Kusurlu” Olmalıdır.

Zina fiilini gerçekleştiren eşin bu eylemi kendi iradesiyle gerçekleştirmiş olması, bu eylemden dolayı kendisine kusur atfedilebiliyor olması gerekmektedir. Eşlerden birisinin cinsel saldırıya uğramış olması, iradesi dışında uyuşturucu madde etkisi altında olması hallerinden kendisine kusur atfedilemeyeceğinden boşanma davasında zina kapsamında değerlendirilemeyecektir.

4.Dava Süresi İçerisinde Açılmalıdır.

Zina sebebiyle boşanma davası açılabilmesi için dava açma süresi öngörülmüştür. Yasa hükmüne göre zinanın boşanmaya konu edilebilmesi için aldatılan eşin, diğer eşin zina fiilini gerçekleştirdiğini öğrenmesinden itibaren 6 ay ve her halde zina fiilinin gerçekleşmesinden itibaren 5 yıl içerisinde boşanma davası açması gerekmektedir. Zinanın tek seferlik olmaması, bir süre devam ediyor olması halinde süre, son zina fiilinin gerçekleştiği tarihten itibaren işleyecektir.

5.Aldatılan Eşin, Aldatan Eşi Affetmemiş Olması Gerekir.

Aldatılan eşin, diğer eşin zina eylemini gerçekleştirdiğini bilmesi ve fakat diğer eşi affetmiş olması halinde daha sonra bu eyleme dayanarak boşanma davası açamayacaktır.


Zina Nedeniyle Boşanma Davasında İspat ve Deliller

Zina sebebiyle boşanma davasının kabulü için zina olgusunun ispatlanması şarttır. Zinadan başka evlilik birliğinin çekilmez hale geldiğinin ispatlanması gerekmemektedir.

Zinanın ispatı için cinsel ilişkinin varlığı çoğu zaman net olarak ispatlanamamaktadır. Zina olgusunun ispatlanabilmesi için çoğunlukla zinaya delalet eden fotoğraf, video, ses kaydı, mesajlaşma içerikleri ve tanık beyanları ve bilhassa otel kayıtları delil olarak gösterilmektedir. Yargıtay kararları kapsamında eşlerden birinin otel odasında üçüncü bir kimseyle kalması, ortak konutta üçüncü bir kişiyle tek başına bulunması zinaya delalet olarak kabul edilmektedir. Belirtmek gerekir ki zina fiilinin ispatına yönelik tarafların yemin etmesi istenememektedir.

Video ve ses kayıtlarının delil olarak kullanılması açısından kişisel verilerin hukuka aykırı olarak kullanılması, özel hayatın gizliliğine aykırılık gibi suçların oluşmaması için dikkat edilmesi gerekmekte, söz konusu kayıtların zina olgusunu ispata yönelik ve zina olgusuyla sınırlı olmak üzere alınması ve ispata yönelik dosya kapsamında kullanılması gerekmektedir.


Zina Nedeniyle Maddi ve Manevi Tazminat Talebi

Boşanma davası kapsamında eşler birbirlerinden maddi ve manevi tazminat talebinde bulunabilmektedirler. Maddi tazminat, boşanma sebebiyle eşlerden birinin maddi olarak zarara uğrayacak olması halinde ve boşanmanın eşler üzerindeki maddi etkileri dikkate alınarak talep edilmektedir. Manevi tazminat ise eşlerden birinin evlilik birliği içerisinde kişilik haklarının zedelenmesi, manevi olarak zarara uğraması halinde talep edilen tazminat türüdür. Maddi ve manevi tazminat boşanmaya sebep olan eylemlerde daha az kusurlu veya kusursuz eş tarafından talep edilebilmektedir.

Zina sebebiyle boşanma davasında aldatan eşin boşanmada daha kusurlu olduğu kabul edilmektedir. Zina fiilinin bilhassa manevi tazminat talebi yönünden önemli bir yeri bulunmaktadır. Aldatmanın, aldatılan eş üzerindeki psikolojik etkileri, aldatılan eşin itibarının zedelenip zedelenmediği, mağduriyeti gibi etkenler de dikkate alınmakta ve manevi tazminat miktarının tespitinde etkili olmaktadır.


Zina Nedeniyle Üçüncü Kişiden Tazminat Talep Edilebilir Mi?

Uygulamada karşılaşılan en önemli sorulardan biri de aldatılan eşin, aldatıldığı üçüncü şahıstan manevi tazminat talebinde bulunup bulunamayacağıdır. Bu husustaki soru işaretlerini giderebilmek için Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kurulu tarafından karar tesis edilmiştir. Karara göre; aldatılan eşin aldatıldığı üçüncü şahıstan tazminat talebinde bulunması mümkün değildir. Aldatma nedeniyle boşanma davası sadakat yükümlülüğüne aykırılıktan doğmaktadır. Yalnızca eşlerin birbirine karşı sadakat yükümlülüğü bulunmaktadır. Üçüncü kişiler böyle bir yükümlülük altında bulunmadığından haksız bir eylem gündeme gelmeyecek ve dolayısıyla üçüncü şahıstan maddi ve manevi tazminat talep edilemeyecektir.


Zina Nedeniyle Boşanma Neticesinde Mal Paylaşımı

Türk Medeni Kanunu uyarınca kural mal rejimi edinilmiş mallara katılmadır. Bu kapsamda evlilik birliği içerisinde edinilen mallar üzerinde taraflar boşanma neticesinde eşit oranda hak sahibi olurlar. Ancak Kanun’un 236. Madde hükmü uyarınca zina nedeniyle boşanma davası neticesinde mahkeme zina eylemini gerçekleştiren eşin katılma alacağındaki payını hakkaniyete uygun olarak azaltabilir veya kaldırabilir.

“Her eş veya mirasçıları, diğer eşe ait artık değerin yarısı üzerinde hak sahibi olurlar. Alacaklar takas edilir.

Zina veya hayata kast nedeniyle boşanma hâlinde hâkim, kusurlu eşin artık değerdeki pay oranının hakkaniyete uygun olarak azaltılmasına veya kaldırılmasına karar verebilir.”

Önemle belirtmek gerekir ki katılma alacağı edinilmiş mallara katılma rejiminin tasfiyesinde gündeme gelen bir alacak olup eşler arasında başkaca bir mal rejimin uygulanacağı kararlaştırılmışsa TMK m. 236 hükmü uygulanamaz.


Aldatan Eş Nafaka Talep Edebilir Mi?

Nafaka boşanma sebebiyle yoksulluğa düşecek eş tarafından, diğer eşten dönemsel veya toplu olarak talep ettiği maddi yardımdır. Nafakaya hükmedilebilmesi için nafaka talep eden eşin boşanmaya sebep olan olaylarda diğer eşten daha az kusurlu veya kusursuz olması gerekmektedir. Kusurlu eşin nafaka talebinde bulunması mümkün değildir. Aldatma nedeniyle boşanma davasında aldatan eşin tam kusurlu olarak kabul edilmesinden dolayı aldatan eş lehine de nafakaya hükmedilmesi mümkün olmamaktadır.


Zina Nedeniyle Boşanma Davasında Görevli ve Yetkili Mahkeme

Boşanma davalarında, sebep fark etmeksizin, görevli mahkeme Aile Mahkemeleri, aile mahkemelerinin bulunmadığı yerlerde ise aile mahkemesi sıfatı ile görev yapan Asliye Hukuk Mahkemeleridir.

Yetkili mahkeme ise özel olarak düzenlenmiş olup eşlerden birinin yerleşim yeri mahkemesi veya en son birlikte ikamet ettikleri yer mahkemesi yetkilidir.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir