İçeriğe geç
Anasayfa » Tüm Makaleler » Evliliğin İptali Davası Ve Koşulları

Evliliğin İptali Davası Ve Koşulları

evliliğin iptali davası

Evliliğin iptali bir diğer deyişle batıl olan evlenmeler 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 145 ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir. Kanunda sınırlı sayılı hallerin varlığı halinde ve öngörülen sürelerde boşanma davası açmak yerine evliliğin iptali talep edilebilecektir. Evliliğin iptali evliliğin usullerine aykırı hallerin varlığında gündeme gelmektedir. Usulüne uygun yapılmayan ve kanunen geçersiz kabul edilen bir evliliğin mahkeme kararı ile tespit edilmesi halinde evlilik sona erecektir.

Bu makalemiz ile evliliğin iptalinin hukuki niteliği, evliliğin iptali sebeplerini ve sonuçlarını, evliliğin iptalini talep etmeye muktedir olan kişileri ve talebin hangi süreler içerisinde gerçekleştirilmesi gerektiğini detaylı bir şekilde açıklayacağız.

Evliliğin İptali Nedir?

Evliliğin iptali davası, usulüne uygun yapılmamış ve kanunda sınırlı sayıda olan sebeplerin varlığı halinde gündeme gelmektedir. Kanunda sayılı haller dışında evliliğin iptali talep edilememektedir. Türk Medeni Kanunu’nun 145 ve devamı maddelerinde sayılı hallerin varlığı halinde evlilik kendiliğinden geçersiz sayılmayacak mutlaka mahkemece karar tesis edilmesi gerekecektir. Mahkeme kararı verilinceye dek kanuna aykırı olan bir diğer deyişle batıl olan evlilik, geçerli bir evlilik gibi tüm hüküm ve sonuçlarını doğurmaya devam edecektir.

Evliliğin iptali davası ile boşanma davası temelde birbirinden ayrılmaktadır. Boşanma davası kanunen geçerli ve usulüne uygun kurulmuş evlilik birliğini ilgilendirmekteyken, evliliğin iptali davası ise yasaya aykırı ve usulsüz biçimde kurulmuş bir evliliği konu edinmektedir.

Evliliğin İptali Sebepleri Nelerdir?

Evliliğin iptali sebepleri kanunda sınırlı biçimde sayılmış olup bu hallerin olmadığı durumda evliliğin iptali talebi reddedilecektir. Genel anlamıyla evliliğin iptali sebepleri, taraflarda veya tarafların iradelerinde yasal olarak olması gereken bir kısım özelliklerin mevcut olmamasından veya bu özelliklerin eksik olmasından doğmaktadır.

a.Evliliğin Mutlak Butlanla Sakat Olması Halleri

Evliliğin mutlak butlanla sakat olması kamu düzenini ilgilendirmekte, Cumhuriyet savcısı tarafından ve diğer ilgili herkes tarafından ileri sürülebilmektedir. Yasa’nın 145. Maddesinde sayılı haller şu şekildedir:

1.Eşlerden birinin evlenme sırasında evli bulunması.

Eşlerden birinin, evlilik sırasında başka biri ile resmi olarak evli olması ikinci evliliğin iptalinin sebebini oluşturmaktadır. Evlilik başvurusu sırasında tarafların evli olmadıklarını ispatlamaları gerekmektedir. Resmi kayıtlarda hatalı bir durumun bulunması ve tarafların evlilik işlemlerinin yürütülmeye devam edilmesi hali örnek teşkil etmektedir. Şayet ikinci evlilikteki evli olmayan eş, diğer eşin evli olduğunu bilmiyorsa yani iyiniyetliyse ve evliliğin iptali davası henüz kesinleşmemişken ilk evlilik sona ermişse, sonraki evliliğin iptaline hükmedilemeyecektir.

2.Eşlerden birinin evlenme sırasında sürekli bir sebeple ayırt etme gücünden yoksun bulunması.

Tarafların geçerli bir şekilde evlenebilmesi için fiil ehliyetini haiz olmaları gerekmektedir. Fiil ehliyetine sahip olmak için kişinin ayırt etme gücünün varlığı aranmaktadır. Ayırt etme gücünün evlilik esnasında sürekli bir sebeple mevcut olmaması durumunda evliliğin iptali talep edilebilecektir. Eşin, evlilik esnasında geçici bir sebeple ayırt etme gücünden yoksun olması, örneğin alkollü olması, mutlak butlan sebeplerinden sayılmamaktadır.

Ayırt etme gücünün sonradan kazanılması veya akıl hastalığının iyileşmiş olması durumlarında mutlak butlan sebebiyle evliliğin iptali davasını yalnız ayırt etme gücünü sonradan kazanan veya akıl hastalığı iyileşen eş açabilir.

3. Eşlerden birinde evlenmeye engel olacak derecede akıl hastalığı bulunması.

Evliliğin yasal olarak geçerli kabul edilebilmesi için eşlerin akıl sağlığının evlenmeye engel teşkil etmeyecek derecede iyi olması aranmaktadır. Taraflardan birinde evlenmeye engel teşkil edecek düzeyde bir akıl hastalığının bulunması halinde evliliğin iptalinin talep edilmesi mümkün olacaktır.

4. Eşler arasında evlenmeye engel olacak derecede hısımlığın bulunması.

Türk Medeni Kanunu’nun 129. Maddesinde evlenmeye engel teşkil eden hısımlık derecelerini düzenlemiştir. Hükme göre;

  1. Üstsoy ile altsoy arasında; kardeşler arasında; amca, dayı, hala ve teyze ile yeğenleri arasında,
  2. Kayın hısımlığı meydana getirmiş olan evlilik sona ermiş olsa bile, eşlerden biri ile diğerinin üstsoyu veya altsoyu arasında,
  3. Evlât edinen ile evlâtlığın veya bunlardan biri ile diğerinin altsoyu ve eşi arasında.

Aralarında evlilik birliğinin kurulmasının yasaklandığı bu kişiler arasında bir evlilik gerçekleştirilmesi halinde evliliğin iptaline hükmedilebilecektir.

B. Evliliğin Nisbi Butlanla Sakat Olması Halleri

Nisbi butlan halleri mutlak butlan hallerinden farklı olarak kamu düzeninden sayılan haller değildir. Dolayısıyla herkes tarafından ileri sürülememekte, yalnızca eşleri bağlamakta ve yalnızca eşler tarafından ileri sürülebilmektedir. Burada evlilik mutlak surette iptal edilmesi gerekmemekte, eşler dilerse evlilik birliğini devam ettirebilmektedir.

Nisbi butlan halleri Kanun’un 148-151. Maddeleri arasında düzenlenmiştir. Evlilik birliğinin kurulması, evlenme esnasında eşler tarafından kendi hür iradeleri doğrultusunda beyan edilmelidir. Eşlerin iradelerinin sakatlanmış olması nisbi butlan sebeplerini oluşturmaktadır.

1.Ayırt etme gücünden geçici yoksunluk hali

Eşlerden birinin evlilik esnasında ayırt etme gücünden geçici olarak yoksun kalması, örneğin alkollü veya uyuşturucu madde etkisi altında olması hallerinde nisbi butlan söz konusu olacaktır. Ayırt etme gücünden geçici olarak yoksun olan eşin iradesinin hür olduğu kabul edilememekte, şayet eş ayırt etme gücüne kavuştuğunda iradesini hatalı açıkladığının farkına varırsa evliliğin iptalini talep edebilecektir.

Ayırt etme gücünün sürekli bir sebeple yoksunluk hali mutlak butlan sebebini oluşturmaktayken, geçici yoksunluk hali nisbi butlanla sakatlanmış olmaktadır. Nisbi butlan hali evliliğe engel teşkil etmemekte, eşlerden talep etmesi halinde evliliğin iptaline hükmedilebilmektedir.

2. Yanılma

Yanılma halinin düzenlendiği 149. Maddeye göre;

  • Evlenmeyi hiç istemediği veya evlendiği kişiyle evlenmeyi düşünmediği hâlde yanılarak bu evlenmeye razı olmuşsa,

Eşlerden biri, karşı taraf ile akdettiği sözleşmenin evlilik akdi olduğunun farkına varmaksızın evlenmiş olabilir. Veyahut evlenilen kişinin başka bir kişi olduğu ortaya çıkabilecektir.

  • Eşinde bulunmaması onunla birlikte yaşamayı kendisi için çekilmez bir duruma sokacak derecede önemli bir nitelikte yanılarak evlenmişse,

Eşlerden birinin, evlendiği kişide bulunduğunu düşündüğü ancak bu özelliğin olmaması halinde evlenmek istemeyeceği biriyle evlenmiş olabilir.

Eşlerden biri evliliğin iptalini talep edebilecektir.

Yanılma hali sebebiyle evliliğin iptalinin talep edilebilmesi için yanılma halinin mutlaka eşlerden birinin niteliğinde meydana gelmesi gerekmektedir. Evlenilen eşin ana babasında, veyahut başkaca akrabasının niteliğinde yanılma hali evlilik birliğinin iptali istenemeyecektir.

3. Aldatma

Yasa’nın 150. Madde hükmüne göre;

  • Eşinin namus ve onuru hakkında doğrudan doğruya onun tarafından veya onun bilgisi altında bir başkası tarafından aldatılarak evlenmeye razı olmuşsa,

Aldatılan eşi, bir başkasının aldatması halinde, bu aldatmanın mutlaka namusu ve onuru söz konusu olan eş tarafından bilinmesi gerekmektedir. Aksi halde aldatılan eş evliliğin iptalini talep ve dava edemeyecektir.

  • Davacının veya altsoyunun sağlığı için ağır tehlike oluşturan bir hastalık kendisinden gizlenmişse.

Eşlerden birinin evlendiği kişinin ve doğması muhtemel çocukların sağlığını ağır derecede tehlikeye atacak bir hastalığı bulunuyorsa, örneğin AIDS hastalığının mevcudiyeti halinde, evliliğin iptali talep edilebilecektir.

Eşlerden biri evliliğin iptalini talep edebilecektir.

4. Korkutma

Eşlerden birinin diğer eşi, evlilik esnasında, korkutmak suretiyle evliliğe mecbur bırakmış olabilir. Korkutmanın mutlaka korkutulan eşe veya onun yakınlarına yönelik olması ve bu kimselerin sağlığı, hayatı veya namus ve onuruna yönelik olması gerekmektedir. Malvarlığına yönelik korkutmalar ise evliliğin iptali sebebi olarak değerlendirilmemektedir.

Maddede geçen “yakın” ibaresi geniş yorumlanmakta ve yalnızca akrabaları değil kişinin manevi anlamda yakın hissettiği herkesi kapsamaktadır.

Evliliğin İptali Davasını Kim Açabilir?

Evliliğin iptalini talep edebilecek kimseler mutlak butlan sebepleri ve nisbi butlan sebepleri noktasında ayrıma tabi tutulmuştur.

Mutlak butlan sebepleri kamu düzenini ilgilendirmekte olup bu hallerin varlığı halinde evliliğin iptali Cumhuriyet savcısı ve ilgili diğer herkes tarafından talep ve dava edilebilmektedir. Şayet mutlak butlanla sakat olan evlilik, evliliğin iptali dışında, boşanma ile sona erdiyse artık Cumhuriyet savcısının evliliğin iptali hükmü kurulmasını talep etme yetkisi ortadan kalkacaktır. Ancak evliliğin iptalinin geriye dönük etki doğurmasından dolayı, ilgili diğer herkes evliliğin sona ermesinden sonra dahi evliliğin iptaline hükmedilmesini talep etme hakkına sahip olacaktır.

Nisbi butlan sebeplerine dayanarak dava açma hakkı ise yalnızca eşlere tanınmış haklardan olup başkaca kimselerin evliliğin iptalini talep etme hakkı bulunmamaktadır.

Evliliğin İptali Davasını Yasal Temsilci Açabilir Mi?

Yasal temsilcinin evliliğin iptalini talep etme hakkı özel olarak düzenlenmiştir. Kanun’un 153.maddesi uyarınca;

“Küçük veya kısıtlı, yasal temsilcisinin izni olmadan evlenirse, izni alınmayan yasal temsilci evlenmenin iptalini dava edebilir.

Bu suretle evlenen kimse sonradan onsekiz yaşını doldurmak suretiyle ergin olur, kısıtlı olmaktan çıkar veya karı gebe kalırsa evlenmenin iptaline karar verilemez.”

Türk Medeni Kanunu uyarınca bir kimsenin evlenebilmesi için yaş haddi getirilmiştir. Yasal olarak öncelikle kişinin 18 yaşını doldurarak ergin olması gerekmektedir. 18 yaşını dolduran bir kimsenin ergin olması dolayısıyla evlenme ehliyeti bakımından yasal temsilcisi bulunmayacaktır. 

Olağanüstü hallerde küçüğün 16 yaşını doldurmasının ardından mahkeme kararı ile evlenmesine izin verilebilecektir. Diğer hallerde ise küçüğün 17 yaşını doldurması durumunda yasal temsilcinin rızası ile evlenmesi mümkün olabilecektir. Küçük ortak velayet altındaysa ana ve babanın rızası birlikte aranacaktır.

Yasal temsilcinin rızasının arandığı hallerde, rıza olmaksızın evlilik birliğinin kurulması halinde küçüğün yasal temsilcisinin evliliğin iptalini talep etme hakkı doğacaktır. Ancak evliliğin iptali davasının kesinleşmesinden evvel küçüğün 18 yaşını doldurarak ergin olması veya kadın eşin gebe olması hallerinde evliliğin iptaline hükmedilemeyecektir.

Evliliğin İptali Davası Hangi Sürede Açılmalıdır?

Mutlak butlan ile batıl olan evliliğin iptali kamu düzeninin korunması adına öngörülmüştür. Kamu düzeninin gerektirdiği her halde evliliğin iptali talep edilebileceğinden mutlak butlan sebebine dayalı olarak dava açılabilmesi için herhangi bir süre öngörülmemiştir.

Nisbi butlan halleri için ise hak düşürücü süre öngörülmüştür. Buna göre nisbi butlan halinin farkına varan eş farkına vardığı andan itibaren 6 ay içerisinde evliliğin iptalini talep ve dava etmelidir. Ancak nisbi butlan hali kendisinde gerçekleşen eş, evliliğin kurulmasından itibaren 5 yıl içerisinde bu hususun farkına varamamış ve evliliğin iptalini dava edememişse, dava açma hakkını kaybedecektir.

Yasal temsilcinin evliliğin iptali talep edebildiği hallerde ise herhangi bir süre öngörülmemişse de evlenen küçüğün 18 yaşını doldurması, kısıtlının kısıtlılık halinin ortadan kalkması veya kadın eşin gebe kalması hallerinde evliliğin iptaline hükmedilemeyeceğinden gizli bir sürenin öngörüldüğü kabul edilebilecektir.

Evliliğin İptalini Gerektirmeyen Haller Nelerdir?

Evlilik birliğinin kurulması esnasında bulunması gereken ve fakat bulunmaması halinde evlilik birliğinin iptalini gerektirmeyecek önem düzeyinde olan bir kısım haller düzenlenmiştir.

Bekleme süresine uyulmaması

Türk Medeni Kanunu uyarınca, kadın eşin boşandıktan sonra yeniden evlenebilmesi için boşanmasının ardından 300 günlük sürenin dolması gerekmektedir. Bu süre “iddet müddeti” olarak adlandırılmaktadır. Bekleme süresinin amacı şayet boşanma ile sona eren evlilik içerisinde kadın eşin gebe kalması halinde soybağında karışıklık meydana gelmemesidir. Kural olarak iddet müddeti dolmaksızın evlenilebilmesi için iddet müddetinin kaldırılması davasının açılması gerekmekteyse de bu dava açılmaksızın yapılan evliliğin iptali de gerekmeyecektir.

Şekil kurallarına uyulmaması

Evlilik birliğinin kurulabilmesi için şekil şartları öngörülmüştür. En önemli şekil şartı evliliğin yetkili evlendirme memuru önünde gerçekleştirilmesidir. Bundan başka şekil şartlarına uyulmaması halinde evliliğin iptali gerekmeyecektir.


Evliliğin İptal Edilmesinin Sonuçları

Evliliğin iptalinde dava konusu evlilik batıldır, bir diğer deyişle kanuna ve usule aykırı kurulmuştur. Evliliğin iptali kararı kesinleşinceye kadar evlilik, geçerli bir evlilik gibi tüm hüküm ve sonuçlarını doğurmaya devam edecektir. Bundan hareketle evliliğin iptaline karar verilmesi halinde boşanma davası neticesinde olduğu gibi mal rejiminin tasfiyesine, velayete ve nafakaya hükmedilebilecektir. Bununla beraber kayın hısımlığı da geçerliliğini korumaya devam edecektir.

Evliliğin İptalinde Görevli ve Yetkili Mahkeme

Evliliğin iptali Türk Medeni Kanunu’nun aile hukuku bölümünde düzenlenmiş olan bir dava türüdür. Bu nedenledir ki evliliğin iptali davasının görülmesinde görevli mahkeme Aile Mahkemeleri, Aile Mahkemelerinin bulunmadığı yerlerde ise Aile Mahkemesi sıfatı ile Asliye Hukuk Mahkemeleridir.

Evliliğin iptalinin eşlerden biri tarafından talep edilmesi halinde yetkili mahkeme eşlerden birinin yerleşim yeri mahkemesi veya eşlerin son 6 aydır birlikte ikamet ettikleri yer mahkemesidir.

Ancak evliliğin iptali Cumhuriyet Savcısı, yasal temsilci veya diğer ilgililer tarafından talep edilmesi halinde genel yetki kuralları uyarınca yetkili mahkeme davalının yerleşim yeri mahkemesi olacaktır.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir