İçeriğe geç
Anasayfa » Tüm Makaleler » Hayata Kast, Pek Kötü Veya Onur Kırıcı Davranış Sebebiyle Boşanma Davası

Hayata Kast, Pek Kötü Veya Onur Kırıcı Davranış Sebebiyle Boşanma Davası

Hayata kast, pek kötü veya onur kırıcı davranış nedeniyle boşanma davası hakkında bilgi veren makale görseli

Türk Medeni Kanunu kapsamında özel olarak düzenlenen boşanma sebeplerinden birisi de hayata kast, pek kötü muamele veya onur kırıcı davranış sebebiyle boşanmadır. Yasa maddesinde boşanmaya sebep olacak üç ayrı eylem düzenlenmiştir. Bu boşanma sebebi mutlak boşanma sebeplerinden olup yasada düzenlenen eylemlerden birinin meydana geldiği ispatlandığı takdirde evlilik birliğinin çekilmez hale gelip gelmediği irdelenmeksizin boşanmaya hükmedilebilecektir. Aşağıda hayata kast, pek kötü muamele ve onur kırıcı davranış eylemlerinin kapsamına, bu sebeplerle boşanma davası açılabilmesinin koşullarına ve bu eylemlerin boşanmanın fer’ileri üzerindeki etkilerine değinilecektir.

Hayata Kast, Pek Kötü Muamele veya Onur Kırıcı Davranış Kapsamındaki Eylemler

Yasa maddesinde; “Eşlerden her biri diğeri tarafından hayatına kastedilmesi veya kendisine pek kötü davranılması ya da ağır derecede onur kırıcı bir davranışta bulunulması sebebiyle boşanma davası açabilir.” düzenlemesine yer verilmiş olup bu boşanma sebebinin hangi eylemleri kapsadığı açıkça belirtilmemiş olup her olay özelinde hakim tarafından değerlendirilmesi gerekmektedir. Yargıtay ve Bölge Adliye Mahkemesi içtihatları bu hususların değerlendirilmesinde yol gösterici niteliktedir.

a) Hayata Kast Nedir?

Hayata kast, eşlerden birinin diğerini öldürmeyi amaçlayan eylemlerde bulunmasıdır. Diğer eşi zehirlemek, hayati önem arz eden bir durumda kasten diğer eşin hayatının kurtulmasına yönelik eylemlerden kaçınma, diğer eşi silahla öldürmeye kast etmek, intihara teşvik etmek gibi eylemler hayata kast olarak değerlendirilebilecektir. Eylemlerin tamamlanması önem arz etmemekte olup öldürmeye yönelik eylemlere hazırlık yapılması da bu kapsamda değerlendirilmektedir. Bu hususta önem arz eden öldürme kastıdır.

    Öldürmeye yönelik eylemler mutlaka kasıtlı olarak gerçekleştirilmelidir. Taksirle gerçekleşen eylemler bu kapsamda boşanma sebebi olarak kabul görmeyecektir.

    b) Pek Kötü Muamele Nedir?

    Pek kötü muamele, eşlerden birinin diğerinin beden bütünlüğüne veya sağlığına zarar vermeye yönelik saldırıları kapsar. Eşe eziyet edilmesi, eşin eve kitlenmesi ve aç bırakılması, eşin ters ilişkiye zorlanması gibi eylemler pek kötü muamele olarak değerlendirilmektedir. Pek kötü muamele kapsamında dikkat edilmesi gereken husus ise, kötü muamelede bulunan eşin bu eylemleri kasten yapması gerekmektedir.

    c) Onur Kırıcı Davranış Nedir?

    Onur kırıcı davranış, yasa maddesinde ağır derecede onur kırıcı davranış olarak nitelendirilmiştir. Bu kapsamdaki davranışların ağırlığı mahkemece her olay özelinde ayrıca değerlendirilecektir. Bu boşanma nedeninde onur kırıcı davranışa maruz kalan eşin gurur ve haysiyeti gözetilmiştir. Eşlerden birinin diğerine başkasıyla ilişkisi olduğuna ilişkin yalan bilgi yaymak gibi iftira atması, itibarını zedelemesi, toplum içinde küçük düşürmesi gibi eylemler onur kırıcı davranış olarak değerlendirilmektedir.

      Önemle belirtmek gerekir ki her onur kırıcı davranış bu kapsamda boşanma sebebi olarak değerlendirilmemekte, söz konusu davranışın “ağır” nitelikte olması gerekmektedir. Ağır nitelikte olmayan ve fakat onur kırıcı olan ve evliliğin devamına etki eden davranışlar söz konusu olduğunda evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanma davası açmak mümkündür.


      Hayata Kast, Pek Kötü veya Onur Kırıcı Davranış Sebebiyle Boşanmanın Koşulları

      Hayata kast, pek kötü veya onur kırıcı davranış sebebiyle boşanma Türk Medeni Kanunu’nun 162. maddesinde düzenlenmiştir.

      “Eşlerden her biri diğeri tarafından hayatına kastedilmesi veya kendisine pek kötü davranılması ya da ağır derecede onur kırıcı bir davranışta bulunulması sebebiyle boşanma davası açabilir.

      Davaya hakkı olan eşin boşanma sebebini öğrenmesinden başlayarak altı ay ve her hâlde bu sebebin doğumunun üzerinden beş yıl geçmekle dava hakkı düşer.

      Affeden tarafın dava hakkı yoktur.”

      Özel ve mutlak nitelikte olan bu boşanma sebebi uyarınca, yasada yer alan davranışların varlığı boşanma için yeterli olup bu davranışların evliliği çekilmez hale getirmesine gerek yoktur.

      a. Yasada yer alan davranışlardan birisi gerçekleşmelidir.

      Boşanma davası açacak olan eşin, diğer eş tarafından hayatına kast edilmiş, kendisine pek kötü muamelede bulunulmuş veya ağır derecede onur kırıcı davranışta bulunulmuş olması gerekmektedir. Yukarıda her bir eylemin kapsamı detaylı olarak açıklanmakla birlikte özetlemek gerekirse;

      • Hayata kast, eşlerden birinin diğerini öldürmeye yönelik davranışta bulunması, öldürmek maksadıyla eylemlere hazırlık yapması durumudur.
      • Pek kötü muamele, eşlerden birinin diğerinin fiziksel bütünlüğüne ve sağlığına karşı saldırıda bulunmasıdır.
      • Ağır nitelikte onur kırıcı davranış ise eşlerden birinin diğerinin onurunu ağır derecede zedeleyecek davranışlarda bulunmasıdır.

      b. Söz konusu davranışın kasten yapılması gerekmektedir.

      Boşanmaya konu eylemin kasten gerçekleşmesi gerekmektedir. Ayırt etme gücü yerinde olmayan veyahut kastı bulunmayan eşin davranışları boşanma kapsamında değerlendirilmeyecektir. Eşin, taksirle eşinin hayatına kast etmesi, eşinin onurunu kırmak maksadı taşımayan yanlış anlaşılmadan doğan eylemler boşanmaya sebep olmayacaktır.

      c. Davanın, boşanmaya konu eylemin öğrenilmesinden itibaren 6 ay içerisinde açılması gerekmektedir.

      Yasanın 2. fıkrasında da belirtildiği üzere; hayata kast, pek kötü veya onur kırıcı davranış sebebiyle boşanma davası açılabilmesi hak düşürücü süreye tabi tutulmuştur. Hükme göre boşanma davasının “boşanmaya konu eylemin öğrenilmesinden itibaren 6 ay ve herhalde eylemin gerçekleşmesinden itibaren 5 yıl içerisinde” açılması gerekmektedir. Hak düşürücü süre mahkemece re’sen dikkate alınmakta ve süresi içerisinde açılmayan boşanma davası reddedilmektedir.

      d. Boşanmaya konu davranış affedilmemiş olmalıdır.

      Hayatına kast edilen, pek kötü veya onur kırıcı davranışa maruz kalan eşin bu eylemleri affetmemiş olması gerekmektedir. Affeden eşin dava açma hakkı bulunmadığı hükümde açıkça ifade edilmiştir.

      Affetme, açık veya örtülü davranışlarla gerçekleşebilir. Hayatına kast edilen veya kötü muameleye, onur kırıcı davranışa maruz kalan eşin bu eylemleri bilmesine rağmen evliliğe devam ediyor olması, bu davranışlara rağmen yıldönümü kutlamaları, sevgi içerikli mesajlar gibi eylemlerle eşine sevgi ve yakınlık göstermesi sebepleriyle eşini affetmiş olduğu kabul edilecektir.


      Hayata Kast, Pek Kötü veya Onur Kırıcı Davranışın İspatı ve Deliller

      Hayata kast, pek kötü muamele veya onur kırıcı davranış mutlak boşanma sebebidir; bu davranışların gerçekleşmesi ve ispatı boşanma için yeterlidir. Ayrıca bu davranışlar sebebiyle evliliğin çekilmez hale geldiğinin ispatı gerekmemektedir.

      Tüm davranışlar açısından tanık beyanları, mesajlaşma içerikler, ses ve görüntü kayıtları, sosyal medya paylaşımları, hastane kayıtları delil olarak kabul edilmektedir. Hayata kast özelinde belirtmek gerekirse adli tıp raporları, soruşturma veya kovuşturma dosyası, ifade tutanakları, kamera kayıtları gibi deliller ispata elverişli olacaktır. Onur kırıcı davranışın ağırlığını nitelendirebilmek adına mağdur eşin psikiyatri veya psikolog raporları da ispat kolaylığı sağlayacaktır.


      Hayatına Kastedilen veya Onur Kırıcı-Pek Kötü Davranışa Maruz Kalan Eşin Tazminat ve Nafaka Talebi

      Boşanma sebebiyle maddi veya manevi olarak zarara uğrayan eşin tazminat talebinde bulunması mümkündür. Maddi tazminat boşanma sebebiyle eşlerden birisinin ekonomik olarak kayba uğraması, manevi tazminat ise boşanmaya sebep olan olayların eşlerden birinin kişilik haklarına saldırı niteliğinde olması halinde gündeme gelmektedir. Yine boşanma sebebiyle yoksulluğa düşecek olan eşin diğer eşten nafaka talep etmesi de mümkündür.

      Nafaka ile maddi ve manevi tazminat taleplerine hükmedilirken, boşanmaya sebep olan olaylardaki eşlerin kusur durumu önem taşır. Lehine nafaka veya tazminata hükmedilecek olan eşin boşanmaya sebep olan olaylarda daha az kusurlu veya kusursuz olması gerekmektedir. Ağır kusurlu eşin nafaka ve tazminat hakkı bulunmamaktadır.

      Hayata kast, pek kötü veya onur kırıcı davranış sebebiyle boşanma davasında bu davranışları gerçekleştiren eşin genellikle daha ağır kusurlu olduğu hatta tam kusurlu olduğu görülmektedir. Dolayısıyla bu davranışlara maruz kalan eşin, diğer koşulların da varlığı halinde, nafaka ve maddi ve manevi tazminat talebinde bulunması mümkündür.

      Eşinin hayatına kast eden, eşine pek kötü veya onur kırıcı davranışlarda bulunan eşin ise daha ağır kusurlu olduğunu kabulü söz konusu olacağından maddi gücü ve diğer koşullara bakılmaksızın nafaka ve tazminat talepleri reddedilecektir.


      Eşinin Hayatına Kast Eden veya Onur Kırıcı Davranışlar Sergileyen Eş Velayet Hakkına Sahip Olabilir Mi?

      Boşanma davalarında müşterek çocuğun velayet hakkı değerlendirilirken çocuğun üstün yararı öncelikli olarak gözetilmektedir. Boşanmaya sebep olan olaylarda eşlerin kusur durumu velayet hakkına etki etmemektedir. Ancak çocuğu psikolojik ve fiziksel gelişimi, sosyal ekonomik düzeyi gözetilerek ebeveynlerden hangisinin daha korunaklı ve sağlıklı bir bakım sağlayacağı değerlendirilmektedir. Dolayısıyla hayata kast, pek kötü veya onur kırıcı davranış sebebiyle boşanma davasında kusurlu eşin doğrudan velayet hakkını kaybedeceğini söylemek hatalı olacaktır. Boşanmaya sebep olan olaylar müşterek çocuğun gelişimi ve güvenliği açısından risk taşıyorsa, velayetin olumsuz davranışlarda bulunmayan eşe verilmesi daha uygun olacaktır.


      Boşanmada Görevli ve Yetkili Mahkeme

      Boşanma davaları aile hukukundan kaynaklanan davalar olup görevli mahkeme Aile Mahkemeleridir. Yetkili mahkeme ise eşlerden birinin yerleşim yeri veyahut eşlerin birlikte en son 6 aydan uzun süre ikamet ettikleri yer mahkemesidir.

      Bir yanıt yazın

      E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir