Velayet hakkı, reşit olmayan çocuğu bakımı, korunması, eğitimi ve sağlığı ile mallarının korunması ve yönetilmesini kapsamaktadır. Evlilik birliği içerisinde anne ve baba velayet hakkını birlikte kullanırken boşanma davası ile birlikte çocuğun velayet hakkı mahkeme kararı ile eşlerden birine bırakılabilir Ancak velayetin ebeveynlerden birine bırakılması mutlak bir karar değildir; koşulların değişmesi veya çocuğun üstün yararının bunu gerektirmesi hâlinde velayetin değiştirilmesi mümkün olabilir.
Bu makalemizde velayetin ne anlama geldiği, velayet hakkının hangi hallerde değiştirilebileceği ve velayet hakkının değiştirilmesi davalarında hukuki süreci inceleyeceğiz.
Velayet Nedir?
Reşit olmayan çocuğun yaşamsal faaliyetlerini devam ettirebilmesi için maddi ve manevi ihtiyaçlarının karşılanması gerekmektedir. Çocuğun bakımı, manevi ve ekonomik menfaatlerinin korunması, sağlık durumu, eğitimi açısından ergin olana kadar çocuğun menfaatleri doğrultusunda söz sahibi olan kimseler çocuğun ebeveynleridir. Türk Medeni Kanunu’nun 339. maddesinde velayetin kapsamı hüküm altına alınmıştır.
“Ana ve baba, çocuğun bakım ve eğitimi konusunda onun menfaatini göz önünde tutarak gerekli kararları alır ve uygularlar.”
Çocuğun anne ve babası evlilik birliği içerisinde ortak velayet hakkına sahiplerdir. Evliliğin boşanma sebebiyle sona ermesi durumunda çocuğun üstün menfaatini gözetmek suretiyle ve mahkeme kararı ile velayet hakkı eşlerden birine bırakılır. Çocuğun anne ve babasının hayatta olmaması veya çocuğun menfaatinin bunu gerektirmesi halinde çocuğa bir vasi atanabilmektedir.
Boşanma davasında velayetin hangi eşe verileceği hususu değerlendirilirken boşanmayı meydana getiren olaylardan ziyade, çocuğun yararı gözetilmektedir. Çocuğun yaşı, eşlerin ekonomik durumu, çocuğun bakımını olması gerektiği gibi gerçekleştirip gerçekleştiremeyecekleri, çocuğa sunulabilecek olan sosyal hayat, boşanma ile çocuğun sosyal hayatının en az seviyede değişmesinin sağlanması, eşlerin ruhsal durumları, çocuğun eğitim durumu, çocuğun ruhsal ve fiziksel bütünlüğünün en sağlıklı şekilde korunabilmesi velayet hakkının eşlerden birine bırakılmasında önem arz etmektedir. Boşanma davalarının velayet hakkı tesisi üzerindeki etkileri için diğer makalelerimizi okuyabilirsiniz.
Velayet Hakkı Hangi Hallerde Değiştirilebilir?
Velayet hakkı anne ve babanın ekonomik ve sosyal yaşantıları ile çocuğun tüm ekonomik ve manevi yararları gözetilmek suretiyle ve mahkeme kararı ile eşlerden birine bırakılabilmektedir. Ancak zamanla velayet kendisine bırakılan eşin durumunda veya çocuğun ihtiyaçlarında değişiklikler meydana gelebilir. Velayetin eşlerden birine bırakılması mutlak surette bir karar değildir. Velayet hakkı sona erene kadar, velayetin değiştirilmesini veya kaldırılmasını gerektiren bir durum ortaya çıkarsa.velayetin değiştirilmesi veya kaldırılması talep edilebilir. Yasada ve Yargıtay içtihatlarında velayetin değiştirilmesine sebep olabilecek bir kısım olaylar öngörülmüştür.
a) Kişisel ilişki kararına aykırı davranılması durumunda velayetin değiştirilmesi
Velayet hakkı kendisine bırakılmayan eş ile çocuk arasında kişisel ilişki kurulmasına ilişkin ayrıca karar verilmektedir. Kişisel ilişki kararında velayet kendisinde olmayan eşin, çocuğu hangi günlerde ve hangi saat aralıklarında ne şekilde görebileceği detaylı olarak düzenlenmektedir. Her iki eşin de kişisel ilişki kararına riayet etmesi gerekmektedir. Türk Medeni Kanunu’nun 182/2. maddesinde;
“Mahkeme, kararında kişisel ilişki düzenlemesinin gereklerinin yerine getirilmemesi hâlinde, çocuğun menfaatine aykırı olmamak kaydıyla velayetin değiştirilebileceğini ihtar eder.” hükmü düzenlenmekle velayet kararının mutlak bir karar olmadığı ve kişisel ilişki düzenlemesine aykırı davranışların velayetin değiştirilmesine sebep olacağı belirtilmiştir. Yine Kanun’un 324. Maddesinde de bu husus belirtilmiştir.
“Velayet kendisine bırakılan ana veya baba, kişisel ilişki düzenlemesinin gereklerini yerine getirmezse çocuğun menfaatine aykırı olmamak kaydıyla velayet değiştirilebilir. Bu husus kişisel ilişki kurulmasına dair kararda taraflara ihtar edilir.”
Bu nedenle örneğin; kişisel ilişki kararında öngörülen zaman aralığında çocuğun, diğer eşe gösterilmemesi, kişisel ilişki kurallarına riayet edilmemesi ve bunun süreklilik arz etmesi velayet hakkının değiştirilmesini gündeme getirebilecektir.
b) Ana veya babanın başkasıyla evlenmesi halinde velayetin değiştirilmesi
Velayet hakkı kendisinde olan ebeveyn, zaman içinde başka biriyle evlenme kararı alabilir. Ancak, bu evlilik tek başına velayetin değiştirilmesi gerektiği anlamına gelmemektedir. Çocuğun üstün yararı ilkesi her zaman öncelikli ilke olup çocuğu yararı gereği velayetin değiştirilmesi mümkün olabilir. Örneğin; yeni evlenilen eşin çocuğa kötü davranması, fiziksel veya psikolojik veya ekonomik olarak şiddet uygulaması halinde hâkim re’sen veya talep üzerine velayeti diğer eşe verebilecektir.
Yasa’nın 183. maddesinde; “Ana veya babanın başkasıyla evlenmesi, başka bir yere gitmesi veya ölmesi gibi yeni olguların zorunlu kılması hâlinde hâkim, re’sen veya ana ve babadan birinin istemi üzerine gerekli önlemleri alır.” Hükmünde de belirtildiği üzere yazılı yeni olguların velayetin değiştirilmesini zorunlu kılacak nitelikte olması gerekmektedir.
c) Velayet kendisinde olan eşin başka bir yere taşınması
Yine Kanun’un 183. Maddesinde öngörülen hallerden birisi de velayet kendisinde olan eşin başka bir yere taşınmasıdır. Bu taşınma başlı başına velayetin değiştirilmesini gerektirmemektedir. Değişikliğin çocuğun ekonomik ve sosyal hayatını, eğitim ve sağlık durumunu nasıl etkileyeceği araştırıldıktan sonra velayetin değiştirilmesinin zorunlu olduğu kanaatine varıldığı takdirde velayet diğer eşe verilebilecektir.
d) Velayet kendisinde olan eşin ölmesi halinde velayetin değiştirilmesi
Velayet hakkı kendisinde bulunan ebeveynin ölmesi durumunda velayet hakkı kendiliğinden sona erse de kendiliğinden diğer ebeveyne geçmemektedir. Ölüm halinde, mahkemece öncelikle velayetin diğer ebeveyne verilmesinin çocuğun menfaatlerine etkisi araştırılacak ve uygun bulunması halinde velayet hakkı kendisine verilecektir. Velayetin diğer ebeveyne verilmesi çocuğun menfaatlerini zedeliyorsa, sosyal ve ekonomik yaşantısına büyük zararlar verecek mahiyette ise mahkemece çocuğa vasi atanmasına da karar verilebilecektir.
e) Çocuğun üstün yararının velayet değişikliği gerektirmesi
Çocuğun üstün yararı, velayet hususunda sürekli olarak gözetilmesi gereken bir ilke olup çocuğun üstün yararının zedelendiği her halde mahkemece re’sen veya talep üzerine gerekli tedbirlerin alınması gerekmektedir. Çocuğun eğitimi, sağlığı, ekonomik ve sosyal durumu, mallarının korunması, ruhsal ve fiziksel bütünlüğü, yaşam standartları üstün menfaat kapsamında değerlendirilmesi gereken kriterlerdendir. Bunlardan birinde eksiklik veya aksaklık meydana gelmesi halinde gerekli tedbirlerin alınması lazım gelmektedir.
- Çocuğa velayet kendisinde bulunan ebeveyn veya üçüncü bir kişi tarafından fiziksel ve psikolojik şiddet uygulanması,
- Çocuğun okula gönderilmemesi,
- Çocuğun sağlık durumunun kontrol edilmemesi ve takip edilmemesi,
- Velayet kendisinde olan ebeveynin alkol veya uyuşturucu bağımlılığının olması,
- Velayet kendisinde olan ebeveynin çocuğun bakımını gerçekleştiremeyecek kadar hastalanması,
- Velayet kendisinde olan ebeveynin çocuğa karşı sorumluluklarını yerine getirmemesi,
- Velayet kendisinde olan ebeveynin ekonomik ve sosyal durumunun kötüleşmesi veya diğer ebeveynin ekonomik ve sosyal durumunda iyileşme meydana gelmesi hallerinde çocuğun üstün menfaati gereği velayetin değiştirilmesi söz konusu olabilecektir.
f) Çocuğun görüş ve talebi üzerine velayetin değiştirilmesi
Velayet hususu değerlendirilirken, tarafların ve çocuğun sosyal ve ekonomik durumuna ilişkin bir araştırma raporu alınmaktadır. Yine gerek ebeveynlerin gerekse de çocuğun psikolog tarafından beyanlarına başvurulur. Bu beyanlar sosyal inceleme raporu başlığı ile raporlandırılarak mahkemeye sunulur. Çocuğun beyanları öncelikli olarak incelenmektedir. Ancak mahkemelerce 8 yaşında büyük çocukların da taleplerine önem atfedilmektedir. Örneğin, velayeti annesinde olan bir çocuğun mahkeme huzurunda babası ile birlikte yaşamak istediğine ilişkin beyanına itibar edilebilmektedir. Bu beyanın çocuğun özgür iradesiyle verilip verilmediği, çocuğun baskı altında olup olmadığı araştırılması gereken hususlardandır.
Velayetin değiştirilmesini talep eden ebeveyn, çocuğun üstün menfaatinin değişiklik olmasını gerektirdiğini, değişikliğe sebebiyet verecek önemli sebeplerin varlığını ispat etmekle yükümlüdür.
Velayetin Değiştirilmesi Davasında Alınabilecek Tedbirler
Velayetin değiştirilmesini gerektirecek önemli hallerin meydana gelmesi durumunda mahkemece re’sen veya talep üzerine gerekli tedbirlerin alınması gerekmektedir. Bu minvalde mahkeme, yargılama süresince çocuğun velayetini, velayet kendisinde olan ebeveynden alarak diğer ebeveyne tedbiren verebileceği gibi çocuğa vasi de atayabilir.
Yine iştirak nafakası hususu burada önem arz etmektedir. Velayetin, yargılama süresince tedbiren diğer ebeveyne verilmesi durumunda veya çocuğa vasi atanması durumunda iştirak nafakası yükümlülüğünde değişiklik meydana gelecektir. Şayet velayet tedbiren diğer ebeveyne verilirse, velayet kendisinden alınan eşe iştirak nafakası yükümlülüğü getirilebilecek, diğer ebeveynin yükümlülüğü sona erecektir. Bu noktadan iştirak nafakası bedelinin de yeniden belirlenmesi söz konusu olabilir. İştirak nafakası ve diğer nafakalara dair detaylı bilgi edinmek için: tıklayınız.
Şayet çocuğa tedbiren vasi atanması söz konusu olursa, çocuğun bakımı için gerekli olan ekonomik yardımın, eğitim ve sağlık masraflarının her iki ebeveyn tarafından birlikte karşılanmasına karar verilebilmektedir.
Velayetin Değiştirilmesinde Görevli ve Yetkili Mahkeme
Velayetin değiştirilmesi davası niteliği gereği aile hukuku davalarındandır. Velayetin değiştirilmesi talepli davada görevli mahkeme Aile Mahkemeleridir. Yetkili mahkemede ise özel bir yetki kuralı öngörülmemiş olmakla birlikte, çocuğun menfaatlerinin daha yakından incelenebilmesi adında çocuğun bulunduğu yer mahkemesinde açılmasında fayda vardır. Ancak velayetin değiştirilmesi davası çekişmesiz yargı işlerinden sayıldığından talepte bulunanın ikamet yeri mahkemesi de yetkili kabul edilmektedir.
Sonuç
Velayet hakkı, çocuğun üstün yararını korumak amacıyla düzenlenen ve kamu düzenine ilişkin bir kurumdur. Bu nedenle mahkemeler, velayetle ilgili karar verirken sadece anne ve babanın taleplerini değil, çocuğun fiziksel, ruhsal ve sosyal gelişimini doğrudan etkileyen tüm koşulları dikkate alır. Boşanma sonrası velayet kararı kesin ve değiştirilemez bir hüküm olmayıp, zaman içinde çocuğun yararını zedeleyen durumların ortaya çıkması hâlinde yeniden değerlendirilmesi mümkündür. Velayetin değiştirilmesi davasında önemli olan, değişikliğin çocuğun sağlığı, eğitimi ve genel menfaati açısından zorunlu olup olmadığının somut ve güçlü delillerle ortaya konulmasıdır. Bu süreçte mahkemeler sosyal inceleme raporları, psikolojik değerlendirmeler ve tarafların yaşam koşulları gibi birçok unsuru birlikte değerlendirerek karar verir. Çocuğun üstün yararı ilkesi, her durumda en ön planda tutulur.
