Disiplin cezaları, disiplin suçu sayılan eylemlere karşılık olarak uygulanan idari yaptırımlardır. Disiplin cezaları TSK personelinin görevlerini ifa ettikleri sırada uymaları gereken kuralları ihlal ettikleri durumlarda uygulanır. Ceza yaptırımı ise kanunda suç teşkil eden fiillerin adli makamlar tarafından değerlendirilmesi sonucunda verilen cezaları içerir. Bu makalede, ceza yargılamasının disiplin cezalarına etkisi ve bu iki süreç arasındaki ilişkileri ele alacağız.
Ceza Yargılaması ve Disiplin Cezası Arasındaki Ortak İlkeler
- Cezaların Kişiselliği İlkesi: Kişi ancak kendisinin işlediği fiiller hakkında sorumlu tutulabilir. Suç işlemedikçe ya da işlenmesine katkıda bulunmadıkça ceza sorumluluğunun olmamasını esas alan bir ilkedir.
- Kanunilik İlkesi: Bu ilkeye göre, bir eylemin suç sayılması ve cezalandırılması için önceden kanunla tanımlanmış olması gerekir. Kanunilik ilkesi, bireylerin hukuki güvenliğini sağlamak amacıyla, suç ve ceza belirlemede keyfiliği önler. Ceza hukukuna hakim olan bu ilke bazı durumlarda disiplin cezalarında uygulanmayabilir. Disiplin cezalarında idareye geniş bir takdir yetkisi verilmesi, disiplin hukukunda suç kalıplarının ceza hukukuna oranla genel ve daha esnek olması bu ilkenin uygulanabilirliğini azaltmaktadır.
- Aydı Fiilden Dolayı İki Defa Ceza Verilemeyeceği ilkesi: Aynı fiilden dolayı iki defa ceza verilemeyeceği ilkesi kuralı, yani çifte ya da mükerrer cezalandırma yasağı ceza hukukunda ve disiplin cezalarında uygulanır. Bu ilkede karıştırılmaması gereken husus, ceza yargılaması ve disiplin hukukunda kendi aralarında geçerli bir ilkedir. Örneğin kişi eyleminin ceza hukuku dünyasında suç teşkil etmesi nedeniyle yargılanıp cezalandırılmasının yanında aynı fiilin idari düzenini ihlaline yol açtığı hallerde hakkında disiplin cezasına da uygulanabilecektir.
- Orantılılık İlkesi: Orantılılık ilkesi, verilen cezanın işlenen suça uygun olması gerektiğini ifade eder. Ceza hukuku ve disiplin cezalarında, ihlalin niteliği ve ağırlığına göre adil bir ceza verilmesi esastır. Bu ilke, cezaların caydırıcı olmasını sağlarken, aşırı veya haksız yaptırımların da önüne geçer. Örneğin, bir kimsenin kınama cezası gerektiren bir eylem nedeniyle hakkında kademe ilerlemesi cezası verilmesi orantılılık ilkesi ihlal edildiğini göstermektedir.
- Kusursuz Yaptırım Olamayacağı İlkesi: Kusursuz olan bir kimsenin cezalandırılamayacağı anlamına gelen bu ilke, disiplin hukukunda da geçerlidir. Bu ilkeye göre hakkında disiplin cezası tesis edilecek kimsenin kusurlu olup olmadığı araştırılmalıdır. Ayrıca, bu ilke gereğince disiplin cezası ile cezalandırılacak personelin kusur sorumluluğunu ortadan kaldıracak bir durumunun olup olmadığı ile fiilin işlenmesinde hukuka uygunluk sebeplerinin olup olmadığı araştırılmalıdır.
- Masumiyet Karinesi: Masumiyet karinesi, suç isnadı altında bulunan bireyin, suçluluğu kanıtlanana kadar masum sayılmasını ifade eder. Bu ilke, ceza hukuku ve disiplin cezaları süreçlerinde bireylerin haklarını koruma açısından son derece önemlidir. Masumiyet karinesi, adaletin sağlanması için temel bir güvence niteliğindedir.
- Savunma Hakkı: Bireylerin kendilerine yöneltilen suçlamalara karşı kendilerini savunma imkanı bulmalarını garanti eder. Hem ceza hukuku hem de disiplin cezaları süreçlerinde, bireylerin adil bir şekilde yargılanma hakkı vardır. Bu ilke, adil yargılama ilkesinin bir parçası olarak, hukukun evrensel bir prensibi kabul edilir.
Ceza Mahkemesi Kararlarının Disiplin Hukukuna Etkisi
TSK Disiplin Kanunu’nun 5. Maddesine göre; bir fiilden dolayı bir kimse hakkında ceza soruşturması ya da kovuşturması yapılması kişi hakkında idari tahkikat yapılmasına engel teşkil etmemektedir. Ayrıca, kişinin ceza yargılaması sonucunda hakkında verilen karar disiplin cezasının uygulanmasına da engel teşkil etmez. Bu durumda birbirinden bağımsız iki kovuşturmada iki farklı ceza tesis edilmesi mümkündür. Böyle durumlar aşağıda irdelenmiştir.
- Kovuşturmaya Yer Olmadığına Dair Kararın Disiplin Hukukuna Etkisi: Savcılıkça yapılan soruşturma sonucunda personel hakkında KYOK kararı verilmesi personelinin disiplin cezasından muaf olmasını doğurmayacaktır. Tersi bir yorumda da personel hakkında savcılıkça soruşturma açılması personelin disiplin cezası ile cezalandırılacağı anlamına gelmemektedir.
- Beraat Kararının Disiplin Hukukuna Etkisi: Ceza kovuşturması sonucunda personel hakkında beraat kararı verilmesi personelin disiplin soruşturmasından kurtulmasını sağlamayacaktır. Örneğin, zimmet suçundan yargılanan personelin yargılama sonucunda beraat kararı alması kişinin fiilinin idari düzeni ihlal edecek bir nitelikte olması ya da idareye duyulan güveni sarsması sonucunu doğurursa personel hakkında disiplin cezası uygulanacaktır. Burada dikkat edilmesi gereken husus beraat kararının hangi gerekçeyle tesis edildiğidir. Mahkemece sanığın bu suçu işlemediği ya da fiilin hiç işlenmediği gerekçesiyle beraat kararı tesis edilmişse idarenin aksi doğrultuda personelin bu suçu işlediğine kanaat getirip hakkında disiplin cezası verilmemesi gerekmektedir.
- Mahkûmiyet Kararının Disiplin Hukukuna Etkisi: Ceza yargılaması neticesinde sanık hakkında mahkumiyet kararı verilmişse bu karar idari mercilerce de bağlayıcı olacaktır. İdare böyle bir durumda suça konu eylemin o kişi tarafından işlenmediğine karar veremez.
- Cezanın Ertelenmesi Kararının Disiplin Hukukuna Etkisi: Mahkemece ertelenen ceza disiplin cezası verilmesine engel değildir. Personel, hakkında verilen erteleme cezasını dayanak gösterip disiplin cezasının da ertelenmesini isteyemez. Disiplin hukukunda erteleme müessesi de bulunmamaktadır. Ancak, personel hakkında verilen erteleme cezası dikkatsizlik sonucu oluşan bir fiile yönelikse personele disiplin cezası verilmemesi gerekmektedir.
- Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması Kararının Disiplin Hukukuna Etkisi: Bir hüküm olmamakla birlikte hükümsüzlük hali de olmayan HAGB kurulan hükmün sanık hakkında bir sonuç doğurmaması olarak tanımlanabilir. HAGB kararı, yapılan yargılama sonucunda mahkeme tarafından mahkumiyet kararı verilmiş olmakla birlikte, sanığın kanunda sayılı belirli şartları sağlaması durumda hükmün askıya alınmasıdır. HAGB kararı disiplin cezası verilmesine engel olmamakla birlikte TSK Personel Kanunu’nun 50. Maddesinde HAGB kararı neticesinde personel hakkında ilişik kesme cezasını dahi öngörmüştür.
Şikayete Bağlı Suçlarda Şikayetten Vazgeçilmesinin Disiplin Cezasına Etkisi
Soruşturulması şikayete bağlı suçlarda şikayetten vazgeçilmesi durumunda şikayete konu eylem disiplin cezası gerektiriyorsa idarenin disiplin cezası vermesinin önünde engel yoktur.
Zamanaşımı Durumunda Disiplin Cezası
Suça konu fiilin ceza hukuku çerçevesinde zamanaşımına uğraması fiilin disiplin hukuku kurallarını ihlal ettiği görülürse disiplin cezası verilmesine engel durum yoktur. Ancak, çoğu zaman ceza hukuku çerçevesinde zamanaşımına uğramış bir eylem disiplin hukuku bakımın da zamanaşımına uğramıştır. Disiplin hukukunda belirlenmiş zamanaşımı süreleri daha kısa olduğundan bu ihtimal yüksektir.
Sonuç
Ceza yargılaması ve disiplin cezaları, birbirinden bağımsız süreçler olarak ele alınmalı ve her iki süreçte de adaletin ve hukukun temel ilkelerine uygun davranılmalıdır. TSK Disiplin Kanunu, disiplin cezası süreçlerinin ceza yargılaması kararlarından bağımsız olarak yürütülebileceğini açıkça belirtmektedir. Ceza yargılaması sonucunda verilen kararlar, disiplin cezalarının uygulanmasını tamamen ortadan kaldırmaz; ancak mahkeme kararlarının gerekçeleri ve sonucu, disiplin cezalarının uygulanmasında dikkate alınmalıdır. Bu kapsamda, orantılılık, kanunilik ve kişisellik ilkeleri gözetilerek disiplin cezalarının adil bir şekilde uygulanması, TSK personelinin hukuki güvenliğinin sağlanması açısından büyük önem taşımaktadır.
